Merkez Heyeti'nin Değerli Başkan ve Üyeleri, Denetleme Kurulu ve Yüksek Haysiyet Divanı'nın Değerli Başkan ve Üyeleri, Çok Değerli Meslektaşlarım, hepinizi Odam ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum. Üniversiteyi okuduğum , çok değerli dostlar ve anılar biriktirdiğim güzel İzmir'de olmaktan son derece mutluyum. Tuncay Başkan'ın şahsında İzmir Eczacı Odası'nın Değerli Yöneticilerine ve programa katkı veren tüm ekibe bu güzel ev sahipliği için çok teşekkür ediyorum.
Ülkemiz uzun yıllardır terör belasıyla boğuşuyor. Hedef gözetmeksizin halkımızın canına ve malına kast eden terörü lanetliyor, destekçilerinin ve işbirlikçilerinin er ya da geç bunun hesabını vereceği inancıyla, şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Bu arada bir hususu ifade etmek istiyorum. Güneydoğu Anadolu Bölgesinden söz alan değerli Başkan'larımız orda yaşanan acıları, yaşanan dramı içinde gören ve yaşayan insanlar olarak bizlere ifade ettiler. Bizler de televizyon ekranlarından o acıları görüyor, yaşıyor, orda masum halkın yaşadığı acıların bizim de acımız olduğunu bilmelerini istiyoruz. Bir farkla. Bu fark da şudur; biz hendek kazan , bomba koyan, devlete kurşun sıkan insanlara savaşan insanlar demiyoruz, terörist diyoruz. Önce silahlar gömülecek sonra barış gelecek. Evet kardeşiz, biz Batı'da hiç bir Güneydoğulu kardeşimize yan gözle bakmadık, bakanlalara da fırsat vermedik ve vermeyeceğiz.
Kırkıncı Dönem Merkez Heyeti'nin birinci Bölgelerarası toplantısının ilk gündemi doğal olarak SGK Protokolü. Merkez Heyeti seçimleri sonrası başlayan protokol görüşmeleri, 31 Mart 2016'da sona erecek üç aylık bir Protokol imzalanması ile sonuçlandı. Bu görüşmeler için oluşturulan Protokol Komisyonu üyelerininin seçiminde seçici davranılması, sadece son TEB seçiminde mevcut Merkez Heyeti'ni destekleyen oda Başkan'larına yer verilmesi, önceki dönem SGK Protokol komisyonunda emek harcamış oda yöneticilerimizden muhalif kanatta yer alan kimsenin bulunmaması, onların birikimlerinin değerlendirmeye alınmaması şık olmamış, birlik ve beraberlik ifadelerinin sadece söylemde kaldığı algısına neden olmuştur.
Dahası bazı Başkan'larımız süreci gayet şeffaf olarak nitelendirmiş olmakla birlikte üzülerek o konuda yanıldıklarını, kendilerine şeffaf olanın muhalefet pozisyonunda değerlendirilen odalar açısından hiç de şeffaf olmadığını da belirtmek istiyorum
Üç ay için yapılan Protokol'den sonra, aynı SGK Protokol Komisyonu ekonomik iyileştirmeleri de kapsayan yeni protokolün görüşmelerini yürütmüş, ve sonuçta mevcut 4 yıllık protokol imzalanmıştır. 3.5 yıl için yapılan protokol eleştiri konusu yapılmışken, bu eleştirileri yoğun olarak yapan yöneticilerin de içinde bulunduğu ekibin 4 yıllık bir protokole imza atmasının da farklı bir ironi olduğunu düşünüyorum.
Öncelikle Merkez Heyeti'ne ve Protokol Komisyonu'na yoğun emek ve gayretleri için teşekkür ediyorum. Burda yoğun bir emek ve özverinin olduğunu biliyorum. Peki mevcut Protokol ne kadar başarılı? Herkesin kendine göre bir bakış açısı ve başarı değerlendirmesi var. Benim değerlendirmeme göre; şartların görece lehimize olduğu, üç yıldan fazla bir süredir lehimize herhangi bir iyileştirmenin yapılmadığı, hükümetin protokol yapma konusundaki istekli yaklaşımı ve 29 Mart 2016'da yapılan Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısında tüm oda Başkan'larının Merkez Heyeti'ne tam desteğini ifade ettiği bir ortam söz konusu iken; dahası 3 - 4 Nisan 2015 tarihlerinde yapılan SGK Protokol Çalıştayında dersimize iyi çalışmış ve çok güzel bir protokol taslağı hazırlamış iken, taleplerimizin sadece yaklaşık dörtte birini alabildiğimiz bir protokol, beklentileri karşılamanın uzağında kalmıştır.
Altı aylık çalışma döneminde Merkez Heyetimiz, 39. Dönem'den devam eden projelerden olan Eczacı Kart Projesini sonuçlandırıp kartların dağıtımına başladı. Merkez Heyeti'ne ve TEB profesyonellerine bu güzel projeyi sonuçlandırıp hayata geçirdikleri için teşekkür ediyorum. Ayrıca projenin başlangıcında büyük emeği olan 39. Dönem Merkez Heyeti üyesi Aynur Yıldız ve TEB Saymanı İsmail Başdil'e teşekkür ediyorum.
Devam eden başka bir proje de sayın Genel Sekreterimiz Arman Üney'in koordinasyonu ile yürütülen Smart Eczane projesi idi ve bu dönem daha hızlı bir ivmeyle devam edeceğini görüyor ve bundan büyük mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. Mesleğimizin geleceği ve sürdürülebilirliği açısından son derece önemli olan meslek hakkına giden yolda bu projenin büyük katkısı olacağına inanıyor ve emek veren herkese çok teşekkür ediyorum.
Bu noktada bir sitemimi ifade etmek istiyorum. 39. Dönem Merkez Heyeti bünyesinde kurulan, başkanlığını o dönem Merkez Heyeti üyesi olan Murat Levent Koçak'ın yaptığı Meslek Hakkı Komisyonu, Smart Eczane projesinin mevcut hedefleri ile örtüşen tansiyon takip programı pilot çalışması ve anket çalışması yanında, farklı eczacı odalarında ve 12 Eczacılık Kongresinde, Murat Levent Koçak'ın yaptığı sunumlarla üyelerimiz nezdinde farkındalık çalışmaları yapmıştır. Ne hikmetse Meslek Hakkı komisyonu çalışmaları askıya alınmış, 9 Aralık 2014 tarihinde yani Meslek Hakkı Komisyonunun kurulmasından bir yıl sonra, Smart Eczane projesine start verilmiş, bu projeye Meslek Hakkı Komisyonundan kimse davet edilmediği gibi, yapılan çalışmalar için bir kuru teşekkür bile çok görülmüştür. Bunun ahde vefaya uygun olmadığını ve telafi edileceğini umduğumu ifade etmek istiyorum.
Gelelim güncele. Önümüzde bizi bekleyen sorunları birçok değerli Başkan'ımın yanı sıra Ankara Eczacı Odası Başkan'ı sayın Süleyman Güneş oldukça güzel ifade etti; tekrara girmemek ve zamanı verimli kullanmak adına tespitlerine katıldığımı ifade etmekle yetineceğim. Ancak çözüm önerileri noktasındaki farklı iki noktadaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Türk Eczacıları Birliği'nin sayın Başkan'ı ve Merkez Heyeti'nin , Denetleme Kurulu'nun değerli üyeleri uzun yıllar odalarında yöneticilik yaptıktan sonra bu görevlere gelmiş mesleğimizin seçkin kişileri. Onların birikim ve donanımı konusunda hiç birimizin şüphesi yok. Kaldı ki eksik kaldıklarını düşündüğümüz hususlarda onları eleştiren ve ortak doğruların üretilmesine katkı sağlayan en az onlar kadar donanımlı muhalefet konumunda yöneticilerimiz de var. Ancak TEB gibi, artık devasa bir yapıya dönüşen meslek örgütümüzün profesyonel kadrolarla daha çok desteklenmesinin daha etkin bir yönetim için çok önemli olduğunu düşünüyorum. TEB bünyesinde çok değerli profesyonellerimiz var ve çok değerli işlere imza attıklarını biliyorum. Tabiri caizse işin mutfağında onlar var. Farklı meslek gruplarından profesyonellerin de olduğu geniş bir kadronun kurulmasının, bu kadroya TEB Yasasında yapılacak değişiklikle yetki ve sorumluluk verilmesinin tartışmaya açılması gerektiğini düşünüyorum. Nasıl ki Bakanlar göreve geldiğinde istediği müsteşar ve alt kadrolarıyla çalışıyorsa, TEB yönetimi göreve geldiğinde çalışabileceği yetişmiş geniş bir kadronun olmasının, yönetimin etkinliğine ve dinamizmine olumlu yönde katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Bizler TEB gibi etkin bir yapıya sahip olduğumuz için diğer meslek grupları tarafından gıpta ile izleniyoruz. Ben de bu konuda şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Gerçekten çok etkin ve dinamik bir meslek örgütümüz var. Hele eylem yapmak zorunda kaldığımız durumlarda sergilediğimiz hız ve birliktelik, tartışmasız en güçlü yönlerimizden biri. Aynı hafta içinde tüm eczaneleri afişleme, ülke çapında eczane kapatma eylemi, hatta büyük bir miting organize etmeyi başarıyla gerçekleştirebilecek birikim ve donanımımız var.
Ancak eylem yapmada gösterdiğimiz beceriyi, başarılı lobicilik faaliyetleri ile desteklememizin etkinliğimizi artıracağını düşünüyorum. Her oda Başkan ve yöneticisinin bu konuda kendisini sorumlu hissetmesi, bölgelerindeki her düzeydeki ve her partideki siyasetçilerle iletişimini sürekli kılması, TEB' in öncülüğünde hazırlanacak dönemsel öncelikli sorun ve beklentilerimizin onlara dosyalar halinde iletilmesi yoluyla onların lehimize savunuculuk çalışmalarında desteğinin alınmasının son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun aynı zamanda menfaat çatışmaları nedeniyle aleyhimize olabilecek lobicilik faaliyetlerini önleme ve dengeleme adına da önemli olduğunu düşünüyorum. Menfaat çatışması neticesinde aleyhimize sonuçlanan lobicilik faaliyetlerinin en bariz örneklerinden biri medikal malzemeler. Yıllar önce kırk beş medikal malzemenin SGK ödemesi kapsamına alınmasını beklerken, devletle hiçbir pazarlık veya eylem yapma şansları olmayan medikalcilerin, yoğun lobi faaliyetleri sonucu; beklediğimiz düzenleme yapılarak kırk beş medikal malzeme bir türlü ödeme kapsamına alınmadığı gibi, eczanelerimizdeki medikal yazılarının kaldırılması tehdidiyle karşı karşıya kaldık. Son Protokol'de bu konuda yapılan düzenlemeyi olumlu buluyor ve takipçisi olunması gerektiğini düşünüyorum.
Hepimiz etkin birer lobi elemanı olarak çalışmalıyız. Sorunlarımızı bilen ve anlayan her düzeyde hem siyasetçi, hem bürokrat, etkin kişilere ulaşmaya ihtiyacımız var. Bunu sadece TEB Merkez Heyetinden bekleyemeyiz. Bürokrasi ile yoğun dirsek teması ve iletişim içinde olan TEB profesyonellerinden oluşan bir ekip yanında, tüm oda Başkan ve yöneticilerimizin, siyaset ayağındaki dirsek temasını sürekli kılmaları, inanıyorum ki mesleğimizi çok daha ileri noktalara taşıyacaktır. Ben kendi adıma, Merkez Heyeti'nin başarısının hepimizin ortak menfaatini temin edeceği bilinciyle üzerime düşen görev ve sorumluluğu bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yerine getirmeye hazır olduğumu ifade etmek istiyorum.
Kırkıncı Dönem Birinci Bölgelerarası Toplantısının mesleğimiz ve halk sağlığı adına olumlu sonuçlar getirmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.